.

Prostat kanseri erkekte en sık görülen kanser türüdür.

 

Risk Faktörleri Nelerdir?

Bilinen en önemli risk faktörleri ileri yaş ve aile öyküsü olmasıdır.

 

Belirtileri Nelerdir?

İdrar yaparken yanma veya ağrı olması, idrarda kan görülmesi prostat kanserinin en sık belirtileridir. Ancak bu belirtilerin idrar yolları enfeksiyonlarında prostat büyümesi durumlarında da olabileceği unutulmamalıdır.

 Sık sık (özellikle geceleri) idrara kalkma

 Kesik kesik, ağrılı ve sızılı idrar yapma

 İdrar kesesini tam boşaltamama hissi

 İdrar tutmada güçlük

 İdrar akış gücünde azalma

Tanısı ve evresi nasıl belirlenir?

Prostat kanseri tanısı prostatın elle muayenesi, PSA ölçümü ve ultrasonografi ile konulur. PSA için eşik değer genellikle 4 ng/ml alınır ancak genç hastalarda 2,5’ dan fazla olması anlamlı olabilir. PSA yüksekliği kanser dışı nedenlere bağlı da olabilir. Bu nedenle prostat kanseri tanısında total PSA dışında PSA dansitesi, PSA velositesi ve free PSA da önemlidir. Prostat kanserinin kesin teşhisi ise prostat bezinden en az 8-10 odaktan biyopsi alınmasıyla konulur. Prostat kanserlerinin %95’ i adenokarsinomdur.Patolojiksınıflama GleasonSkorlamaSistemine göre 1 den 5 e kadar iyi farklılaşmıştan kötü farklılaşmışa doğru yapılır. Kanser tanısı konulan yüksek riskli hastalarda evresini belirlemek için pelvik MR/CT ve kemik sintigrafisi tetkikleri yapılır.

Tedavisi:

Prostat kanserinde tedavi risk grubuna göre yapılır.

Yakın izlem klinik önemine bakılmaksızın radikal tedavinin ertelenmesidir. Genellikle yaşlı ve yaşam beklentisi kısa hastalara önerilir. Yakın izlemde 6 ayda bir muayene + PSA ölçümü yapılır. Yakın izlem ile PSA artışı olana veya semptomlar ortaya çıkana kadar tedavi ertelenebilir.

Aktif izlem ise klinik önemi olmayan hastalıkta tedavinin ilerleme görülene kadar ertelenmesidir. Genellikle düşük riskli genç hastalara önerilir. Üç ayda bir muayene ve PSA ölçümü ile birlikte yakın izlemden farklı olarak 1-2 yılda bir prostat biyopsisi yapılır. Aktif izlemde PSA ikilenme zamanı 3 yılın altına düşerse veya gleason7 yi geçerse tedavi başlanır.

Yakın izlem ya da aktif izlem için uygun olmayan hastalara aktif tedaviler uygulanır.

 

Primer Radyoterapi erken evre hastalıkta cerrahi ile eşit etkinlik ve daha az morbidite sağlar. Seçilmiş orta riskli hastalarda tek başına uygulanırken, riskli hastalarda hormonoterapi ile birlikte uygulanır.Radyoterapi sonrası Hormonoterapi orta riskli hastalarda radyoterapiden sonra 6 ay, yüksek riskli hastalarda ise RT öncesi 4-6 ay, RT ile birlikte ve RT sonrası 2 yıl hormonoterapi verilmesi hastalığın tekrarlama riskini azaltır.

 

Prostat kanserinde cerrahisinde radikal prostatektomi yapılır. Bazı vakalara ameliyattan sonra Radyoterapi (Işın tedavisi) gerekebilir.

 

Biyokimyasal relaps: PSA artışı olmasına rağmen uzak organlarda metastazın olmadığı duruma denir. Yakın takip veya hormonoterapi seçeneklerinden biri uygulanır. Yapılan çalışmalarda biyokimyasal relaps saptananlarda ortalama 5-8 yıl içerisinde metastaz geliştiği görülmüştür.


Hormonal tedavi (AndrojenDeprivasyon Tedavisi):

Erken evre prostat kanserinde yüksek riskli hastalarda tercih edilirken, ilerlemiş evre hastalıkta birinci basamakta standart tedavi yöntemidir. LHRH agonistleri olan leuprolid ve goserelin bu amaçla kullanılan ilaçlardır.Cilt altı enjeksiyon şeklinde 3 aylık ya da 6 aylık aralıklarla uygulanır. Etkisini LHRH reseptörlerini duyarsızlaştırarak hipofizden LH ve FSH salınımını baskılayarak gösterir, böylece testosteron seviyesi 2-4 haftada kastre düzeye iner (20 ng/ml nin altı). Kişiden kişiye değişmekle birlikte metastazlı hastalarda genellikle birkaç yıl hastalık kontrolü sağlar.Hormonal tedavinin yan etkileri sıcak basması, osteoporoz, insülin rezistansı, obesite, diyabet, hiperlipidemi, kardiyovasküler hastalıklardır.

 

 

Kastrasyona dirençli prostat kanseritanısı koyabilmek için PSA artışıyla birlikte radyolojik olarak da hastalıkta artış olduğu gösterilmiş olmalıdır. Eğer hastalığa bağlı şikayetlerde artma varsa kemoterapi başlanır. Kemoterapide kullanılan standart ilaç dosetakseldir. Kemoterapi başlanan hastalara hormonoterapi kesilmeden devam edilir.

Bazı riskli durumlarda kemoterapiyehormonal tedaviyle beraber başlanılabilir.

 

Yeni nesil hormonal ilaçlar: Kemoterapinin etkisiz olduğuveya riskli olduğu durumlarda kullanılır. Klasik hormonal tedaviler cilt altı iğne şeklinde uygulanırken bu ilaçlar tablet formundadır. Daha etkili PSA düşüşü sağlarlar. Prostat kanserini besleyen testosteron hormonunun sentezini bozarak etki ederler.

 

Radyoaktif moleküler tedaviler:

 

Radium 223 metastaz bölgesi kemik olan hastalarda uygulanır. Ağrı ve hastalık kontrolü sağlar

Samariyum ve stronsiyum: Prostat kanserine bağlı kemik metastazı olanlarda ağrıyı azaltmak için kullanılır.

Lutesyum: Prostat kanserindediğer tedavilere yanıt alınamadığı durumlara uygulanabilir. Hem ağrı hem hastalıkta kontrol sağlayabilir.

Palyatif radyoterapi: Kemik metastazlarında diğer tedavilerden yanıt alınamadığı durumlarda ağrıyı azaltmak ve kırık gelişimini önlemek amacıyla uygulabilir.